Kuşak Çatışması

Bu yazımızda, “Kuşak nedir? Doğum yıllarına göre kuşaklar nasıl isimlendirilir?” gibi sorulara cevap verip kuşak farkına dayanan ve özellikle aile bireyleri arasında yaşanan kuşak çatışmasına odaklanacağız. Kuşak çatışmasına bağlı iletişim problemleri, sadece aile içinde değil eğitim ve iş hayatında ve ayrıca sosyal yaşamda da sıklıkla karşımıza çıkmaktadır. Her durumda, kuşak çatışmasının nedenlerini anlayıp ona göre bir düşünce ve davranış modeli geliştirmek, kuşak farkından kaynaklanan olası çatışmaları daha rahat yönetmemizi olanaklı kılar.

Öncelikle, kuşak kelimesinin anlamına bakalım. Birçok anlamı bulunan kuşak, bu yazı bağlamında, yaklaşık olarak aynı yıllarda doğmuş, aynı çağın şartlarını paylaşmış kişilerin oluşturduğu topluluk olarak tanımlanabilir. Doğum yıllarına göre kuşaklar, aşağıdaki gibi adlandırılmaktadır. Bazı kuşakların, literatürde yaygın olarak kullanılan İngilizce karşılıkları parantez içinde verilmiştir.

1925-1945: Sessiz Kuşak (Silent Generation)

1946-1960: Bebek Patlaması (Baby Boomer)

1961-1980: X Kuşağı

1981-1995: Y Kuşağı (Millenials)

1995-2020: Z Kuşağı

Z kuşağından sonra Alfa kuşağı gelmektedir fakat Alfa kuşağının başlangıcı konusunda uzmanların hemfikir olmadığını belirtmekte fayda var. Konuyu basitleştirmek adına, Alfa kuşağının 2020’den sonra doğan bireylerden oluştuğunu varsayabiliriz.

Anne, baba ve çocuklardan oluşan tipik bir ailenin -buna büyükanne ve büyükbabaları da dâhil edebiliriz- kuşak farkının ve dolayısıyla kuşak çatışmasının gözlemlenebileceği ideal bir örnek oluşturduğunu söyleyebiliriz. Özellikle son yıllarda, global ölçekte bilim ve teknolojide inanılmaz bir gelişmeye tanıklık ediyoruz. Bu gelişime paralel olarak kültürel motiflerin hızla değişmesi, farklı yaşam algılarının oluşmasına yol açıyor. Bu ayrışma, zamanla sürtüşmelere, münakaşalara ve hatta şiddet içeren kavgalara dahi neden olabiliyor. Aile bireylerinin birbirlerinden kopmasına yol açabilen bu gibi olumsuz durumlar, kuşak çatışmasının yıkıcı etkilerini net bir şekilde gösteriyor.

Bu noktada, farklı kuşaklara mensup kişilerin yaşamı farklı şekillerde algıladığını idrak etmek, kuşak çatışmasının dinamiklerini anlamak açısından hayli önem arz ediyor. Örneğin, X kuşağının yaşam algısıyla Y kuşağının yaşam algısı birbirinden çok farklı çünkü bu kuşakları oluşturan bireyler farklı zaman dilimlerinde dünyaya gelip farklı yaşam şartlarını deneyimliyorlar. Zaman ilerledikçe ekonomiden kültüre, teknolojiden sanata hayatın her alanında yaşanan hızlı değişim, kuşaklara has kişilik özelliklerinin farklılaşmasına sebep oluyor. Bu farklılıkları, zamanın değişken ruhunu yansıtan zengin bir mozaik olarak görerek kucaklamak, kuşak çatışmasına dayanan ailevi problemlerin aşılması adına önemli bir farkındalık sağlayacaktır. Şüphesiz, karşılıklı sevgi, saygı ve hoşgörü zeminine oturan ve empatiyi esas alan olumlu bir tutum, aile bireylerinin birbirlerine önyargısız bir şekilde yaklaşmalarını sağlayacak ve sağlıklı bir diyalog zemini hazırlayacaktır. Böyle bir ortamda, kuşak farklılığından kaynaklanan çatışmalar, yapıcı bir üslupla çözüme kavuşturabilir.

Genetik ve kültürel olarak bize önceki kuşaklardan miras kalan yaşamın, belirli bir süreyle sınırlı dünyevi bir deneyim olduğunu unutmayalım. Bu bakış açısıyla, aile bireylerimizin varoluşunu kutsayan ve onlarla geçirdiğimiz zamanı değerli kılan şefkatli bir perspektif benimseyebiliriz.

* Bu blog yazısında kullanılan görsel Markus Spiske’ye aittir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir