Bu yazımızda, yâd, yâd etmek ve yâdını uyandırmak ifadelerini irdeleyip düzeltme işareti ile ilgili önemli bir detay hakkında hatırlatmada bulunacağız. Farsça kökenli olan ve “anımsama, anma ya da zihin, hatır” gibi anlamlara gelen yâd sözcüğü ile “etmek” yardımcı fiilinin birleşmesiyle oluşmuş olan yâd etmek birleşik fiili, “anımsamak, anmak” gibi anlamları karşılamaktadır. Aşağıdaki cümleler, yâd ve yâd etmek ifadelerinin kullanımlarını örneklemektedir.
Örnek 1: Yâdımda ezelî ve mor bir fecir memleketi gibi kalan doğduğum yeri gözümün önüne getirmek isterim. (Ömer Seyfettin)
Örnek 2: Çocukluğundan, bölük pörçük birkaç hatıra kaldı tahassürle yâd ettiği.
Birinci örneğe dikkat edersek yâd sözcüğü, “zihin, hatır” anlamında kullanılmıştır. Pek yaygın olmasa da yâd, “birini hatırlatmak” anlamına gelen yâdını uyandırmak birleşik fiilinde de geçmektedir. Buna ilişkin bir örnek verelim.
Örnek 3: Ona ait her hatıra muazzez ve yâdını uyandıracak her vesile kıymetlidir. (İbrahim Alâeddin Gövsa)
Türkçede bazı sözcükler, aynı harf dizilimine sahip olup sadece düzeltme işareti ile anlamca birbirinden ayrılmaktadır. Yâd ve yad buna örnektir. Cümlede isim görevinde kullanılan yâd sözcüğünün, “anımsama, anma ya da zihin, hatır” gibi anlamlara geldiğinden bahsetmiştik. Cümlede sıfat görevi üstlenen yad ise “yabancı” anlamındadır. Buna benzer örnekleri çoğaltabiliriz: âlâ-ala, kâr-kar; yâr-yar vb. Düzeltme işareti ile ilgili daha detaylı bilgi edinmek için Şapka Kalktı mı? adlı yazıyı okuyabilirsiniz.