Delalet ve Dalalet

Bu yazımızda, Türkçe konuşup yazarken sıklıkla karıştırılan delalet ve dalalet sözcükleri arasındaki ayrımı irdeleyeceğiz. Öncelikle, sadece ikinci harfleri birbirinden farklı olan bu sözcüklerin Arapça kökenli olduğunu ve bambaşka anlamları barındırdıklarını belirtelim. Sözlüğe baktığımızda delalet sözcüğünün, cümlede isim (eskimiş) görevinde kullanılan iki anlamı olduğunu görmekteyiz. Bahse konu anlamlara ve ilgili örneklere aşağıda yer verilmektedir.

1. Kılavuzluk etme, yol gösterme.

Örnek 1: Hemşehrilerinden birinin delaletiyle senet sahiplerinden her birini ayrı ayrı öğrendi. (Ercüment Ekrem Talu)

2. İşaret, iz.

Örnek 2: Narenciyenin pahalanması, kışın çetin geçtiğine delalet.

Delalet sözcüğü, “etmek” yardımcı fiili ile beraber delalet etmek şeklinde de kullanılabilmektedir. Delalet sözcüğünün anlamından yola çıkarak delalet etmek birleşik fiilinin, “kılavuzluk etmek, yol göstermek veya göstermek, belirtmek” gibi anlamlara karşılık geldiğini söyleyebiliriz. Aşağıdaki örnek cümleyi inceleyerek bu birleşik fiilin kullanımına daha yakından bakalım.

Örnek 3: Vaka sayısındaki artış, salgının yayıldığına delalet ediyor.

Öte yandan, cümlede isim (eskimiş) görevinde kullanılan dalalet sözcüğü, “doğru yoldan ayrılma, sapkınlık” gibi anlamlara gelmektedir. Bu sözcüğün kullanımına ilişkin örnek cümlemiz Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’nden.

Örnek 4: Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dâhilinde iktidara sahip olanlar, gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. (Atatürk)

Dalalet sözcüğü ile oluşturulan dalalete düşmek birleşik fiili, “doğru yoldan ayrılmak, sapkınlık etmek” gibi anlamları karşılamaktadır. Bu birleşik fiilin cümle içindeki kullanımını bir örnek üzerinden inceleyelim.

Örnek 5: İstiklal Harbi sırasında, dalalete düşüp düşmanla iş birliği yapanların akıbeti malum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir