Bu yazımızda, Türkçe konuşup yazarken sıklıkla hatalı kullanılan farzımuhal ifadesini ele alacağız. Öncelikle, sözü edilen ifadenin Arapça kökenli olan farz ve muhal sözcüklerinin bir araya gelmesiyle oluşmuş bir birleşik kelime olduğunu söyleyebiliriz. Bu noktada, farz sözcüğünün, tıpkı farz etmek birleşik fiilinde olduğu gibi “bir olguyu, durumu olmuş veya olacak sayma, varsayma” gibi anlamları karşıladığını belirtmekte fayda var çünkü farz, başka anlamlara da geliyor. Pek aşina olmadığımız muhal, “gerçekleşmesi olanaksız, olamaz” gibi anlamlar taşıyan eskimiş bir sıfat. Sözlüğe baktığımızda farzımuhal ifadesinin, cümlede zarf (eskimiş) görevinde kullanılan iki anlamı olduğunu görmekteyiz. Aşağıda yer verilen tanım ve örnekler üzerinden bu ifadenin kullanımına daha yakından bakalım.
1. Olmayacak, gerçekleşmeyecek bir şeyi olacakmış, gerçekleşecekmiş gibi düşünerek, sayarak.
Örnek 1: Farzımuhal başka bir ülkede doğduk, nasıl bir insan olurduk acaba?
2. “Varsayalım ki, tutalım ki” gibi anlamlara gelen bir söz.
Örnek 2: Otomobilinle yolculuk ederken farzımuhal benzinin bitti, ne yapardın?
Dikkat edersek farzımuhal ifadesinin iki anlamı da birbirine çok yakın ve bu ifade bir varsayımı gündeme getiriyor. Bu sebepten ötürü de örnek cümleler yapı ve anlam kurgusu bakımından birbirine benziyor.
Farzımuhal ifadesinin kullanımıyla ilgili en çok yapılan hata, bu ifadenin yerine farzımahal, farz-ı mahal vb.nin kullanılması. Sözlük kullanma alışkanlığı edinerek bu tarz yazım ve telaffuz hatalarını azaltabileceğimizi unutmayalım.