Bu yazımızda, 1990’ların ortalarından itibaren yazdığı roman ve hikâyelerle Türk edebiyatına yeni bir soluk getiren İhsan Oktay Anar’ın Puslu Kıtalar Atlası adlı ilk romanını mercek altına alacağız.
1960 doğumlu olan İhsan Oktay Anar; lisans, yüksek lisans ve doktora eğitimini Ege Üniversitesi Felsefe Bölümünde tamamlayıp yine aynı bölümde öğretim üyesi olarak görev yaptıktan sonra 2011 yılında emekli olmuştur. 2009 yılında Erdal Öz Edebiyat Ödülü’ne layık görülen Anar, sadece edebiyatla tanınmak istediği için herhangi bir sosyal medya platformunda yer almamakta ve röportaj vermemektedir. Bu nedenle kendisinin kişisel yaşamı ve görüşleri hakkında pek fazla bir bilgimiz yok.
İlk kez Ocak 1995’te basılan Puslu Kıtalar Atlası, İhsan Oktay Anar’ın ilk romanıdır. Bugüne kadar başta Fransızca, Almanca ve Macarca olmak üzere 20’den fazla dile tercüme edilen romanın türü fantastik kurgu olarak nitelendirilebilir. 18. yüzyılın Osmanlı İstanbul’unda geçen ve düş ya da başka bir ifadeyle rüya teması etrafında şekillenen birbirinden farklı küçük hikâyelerin zamanla tek bir noktada birleşip bütünü oluşturduğu romanın satır aralarında felsefe, din, bilim, tıp ve askerlik gibi konular işlenmektedir. Kara mizah ögeleriyle örülü, doğaüstü fenomenlerin yanında sık sık tarihsel ve felsefi göndermelere de yer verilen anlatı, âdeta büyülü bir gerçekliğin kapılarını aralayıp okurlarına heyecanlı bir macera vadetmektedir. Akıcı bir dille yazılmış olmasına rağmen romanda çok sayıda eskimiş sözcük kullanılmıştır. Bu sözcüklerin dilimize genelde Arapça ve Farsça gibi dillerden geçtiğini ve gündelik yazı ve konuşma dilinde pek kullanılmadığını hatırlatmakta fayda var.
İhsan Oktay Anar’ın ustalıklı bir üslupla kaleme aldığı Puslu Kıtalar Atlası, ilk yayımlandığı günden bugüne okurların ve edebiyat eleştirmenlerin beğenisine mazhar olarak Türk edebiyatında ayrıcalıklı bir konuma sahip olmuştur. Bunu tescil edercesine roman, 2017 yılında konularında uzmanlaşmış deneyim sahibi yazar, eleştirmen, yayıncı ve akademisyenler tarafından oluşturulan “Türk Edebiyatının En İyi 100 Romanı” listesinde 10. sırada yer almıştır. Bu listenin ilk sırasında Yaşar Kemal’in “İnce Memed” adlı eserinin bulunduğunu not edelim.
Puslu Kıtalar Atlası ile ilgili önemli bir başka detay ise bu romanın ünlü karikatürist İlban Erdem tarafından 2015’te çizgi roman hâline getirilmesi. Türk edebiyatında eşine az rastlanan böylesine bir uyarlama, Puslu Kıtalar Atlası’nın incelikli kurgusu ve zengin çağrışım potansiyeli hakkında bize önemli ipuçları verebilir. Mevzubahis roman dışında yedi romanı daha bulunan İhsan Oktay Anar’ın kaleme aldığı dört hikâye de çeşitli dergi ve kitaplarda yayımlanmıştır.
Yer yer kendi çizimlerini de anlatılarına dâhil eden Anar’ın, bir yazarın sahip olabileceği yetenek setinin ne kadar geniş bir spektruma yayıldığının canlı kanıtı olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Bugüne kadar sadece kalemiyle tanınmak adına kendisini perde gerisinde tutan Anar, umuyoruz ki ilerleyen dönemde Puslu Kıtalar Atlası gibi daha nice eseri Türk edebiyatına kazandırır.
* Bu blog yazısında kullanılan görsel onsraman.wordpress.com internet sitesinden alınmıştır.