Bu yazımızda, TDK ve Birlisan’ı temel alarak zaruret, zaruri ve zarurilik sözcüklerinin kökenlerine, anlamlarına ve cümle içindeki kullanımlarına odaklanacağız. Öncelikle, zaruret sözcüğünü ele alalım. Arapça kökenli olan zaruret, cümlede isim görevinde kullanılan üç anlama gelmektedir. Aşağıda, bu anlamlara ilişkin tanımlara ve örnek cümlelere yer verilmektedir.
1. Zorunluluk, mecburiyet.
Örnek 1: Kültür hâkim olduktan sonra sanat ve hayat, mazi ve yeni zaruretler ne güzel uyuşuyor. (Falih Rıfkı Atay)
2. Gereklilik.
Örnek 2: Yeme içme ve giyim kuşam, yaşamın en temel zaruretleri.
3. Yoksulluk, sefalet.
Örnek 3: Kıyafetinden dışarlıklı ve zarurette olduğu anlaşılan bir kadın kahvelerden birine girdi. (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
Zaruret ile aynı kökten gelen zaruri, cümlede sıfat görevinde kullanılmakta olup “kesinlikle ihtiyaç duyulan, zorunlu veya gerekli, elzem” gibi anlamları karşılamaktadır. Aşağıdaki cümleler, bu sözcüğün kullanımını örneklemektedir.
Örnek 4: Bu iskemlelerin böyle karşılıklı dizilmesi zaruridir. (Halit Fahri Ozansoy)
Örnek 5: Gündemimize, tartışılması zaruri konuları dâhil ettik.
Zaruri sözcüğüne “-lik” yapım eki getirilerek oluşturulan ve Türkçede nadiren karşılaştığımız zarurilik ise cümlede isim görevinde kullanılmakta ve “zorunluluk, mecburiyet veya gereklilik” gibi anlamları ihtiva etmektedir. Aşağıdaki örnek cümleyi inceleyip bu sözcüğün kullanımına daha yakından bakalım.
Örnek 6: Durumun vahameti, olağanüstü tedbirlerin zaruriliğini beraberinde getiriyor.
Öte yandan, Türkçe konuşup yazarken zaman zaman zaruriyet sözcüğünün de kullanıldığına tanık olmaktayız. İşin aslı, TDK veri tabanında böyle bir sözcük bulunmamaktadır. Bundan hareketle, Türkçede zaruriyet diye bir sözcüğün olmadığını, bunun yerine zaruret ve zarurilik sözcüklerini kullanılması gerektiğini hatırlatarak yazımızı noktalayalım.