Bu yazımızda, Osho’nun (Bhagwan Shree Rajneesh) Meditasyon adlı kitabından derlediğimiz, nefesin yaşam ve ölümle olan ilişkisine ışık tutan bazı tespitlere yer veriyoruz. Yaşam, ölüme doğru bir hac yolculuğudur. En baştan itibaren ölüm geliyor. Doğum anından beri ölüm size doğru gelmeye başladı; siz de ölüme doğru taşınmaya başladınız. İnsan aklının başına gelen en büyük felaket, onun ölüme karşı oluşudur. Ölüme karşı olma en büyük gizemi kaçıracağınız anlamına gelir. Çünkü birbirinin içine derinden girmiştir bunlar, iki ayrı parça değildirler. Yaşam gelişiyor; ölüm onun çiçek açmasıdır. Yolculuk ve hedef ayrı değildir. Yolculuk hedefte sona erer.
Ne zaman soluk alsanız yaşamdır; ne zaman soluk verseniz ölümdür. Bebeğin yaptığı ilk şey soluk almaktır. Bir bebek soluk veremez. İlk unsur soluk alıştır. O, soluk veremez çünkü göğsünün içinde hava yoktur, soluk almak zorundadır. İlk eylem soluk alıştır. Yaşlı adamsa, öldüğü sırada soluk verme olarak son eylemini yapacaktır. Öldüğünüz zaman soluk alamazsınız. Son eylem soluk alma olamaz; son eylem soluk verme olacaktır. İlk eylem soluk alma, sonuncu soluk vermedir. Soluk alma doğum, soluk verme ölümdür. Ama her an ikisini birlikte yapıyorsunuz: soluk alma ve soluk verme. Soluk alma yaşam, soluk verme ölümdür.
Gözlemlememiş olabilirsiniz ama bunu gözlemlemeye çalışın. Ne zaman soluk verseniz daha fazla huzurlusunuz. Derinden soluk verin; içinizde belli bir huzur duyacaksınız. Ne zaman soluk alsanız gerginleşirsiniz. Soluk alışın mutlak şiddeti gerginlik yaratır. Normal, sıradan vurgu her zaman soluk alma üzerinedir. Gerçekten de soluk vermekten korkarız. Bundan dolayı soluk alma yüzeyselleşti. Asla soluk vermez, soluk almayı sürdürürsünüz. Sadece beden soluk vermeye devam eder çünkü beden yalnız soluk almayla var olamaz. İkisine de gereksinim duyar: yaşama ve ölüme. Bu konuyla ilgili daha detaylı bilgi sahibi olmak için Nefesini Geri Kazan! adlı yazıyı okuyabilirsiniz.