Türkçede Hayvanlara Atfedilen Özellikler

Bu yazımızda, Türkçede hayvanlara atfedilen özelliklerden bahsedeceğiz. Bilindiği üzere, dilimizde hayvan isimleri bir yana, bu isimlerin geçtiği pek çok birleşik kelime, deyim ve atasözü var. Belki de çoğu zaman farkında olmadan hayvanlara çeşitli karakteristik özellikler atfedip bunları yazıda ve konuşmada yaygın olarak kullanıyoruz. Hakaretten iltifata, aşağılamadan güzellemeye çok geniş bir anlam yelpazesinde karşımıza çıkan ve ekseriyetle ön yargılarla şekillenmiş bu kullanımlar, bireysel ve toplumsal bağlamda sözü edilen hayvanları algılama şeklimizi de belirgin bir şekilde yansıtıyor. Düşünsenize, Türkçede hayvan sözcüğü bile başlı başına nezaketsizliğe ve hoyratlığa işaret eden bir sıfat olmasının yanında öfke ve kızgınlık gibi duyguları ifade eden hakaretamiz bir söz olarak karşımıza çıkıyor.

Bu genel çerçeve dâhilinde, bu yazıda sırasıyla odaklanacağımız otuz hayvanla ilgili birkaç kısa bilgi paylaştıktan sonra sözü edilen hayvanlara Türkçede hangi özellikler atfedildiğine bakıp yeri geldiğinde Türk Dili Kurumu sözlüğünde yer verilmiş şekliyle örnek cümleleri irdeleyeceğiz. Bu çalışma sonunda, Türkçenin sadece Türkiye’ye özgü olmayıp dünyanın farklı coğrafyalarında yaşayan hayvanlara bakış açısını daha iyi kavrayabileceğimiz kanısındayız.

1. Tilki: Çeşitli türleri olan ve hemen her kıtada rastlayabileceğimiz tilki, pek çok halkın folklorunda ve popüler kültüründe yer almaktadır. Türkçede tilkinin sözlük anlamlarından birisi “kurnaz”dır. Buna ilave olarak “tilki gibi” ifadesi “açıkgöz, kurnaz” gibi anlamlara karşılık gelmektedir. Hatta yaygın olarak kullanılmasa da Türkçede “kurnazlaşmak” anlamına gelen “tilkileşmek” diye bir fiil vardır.

2. Deve: Asya, Orta Doğu ve Afrika’da bilhassa çöllerde rastlayabileceğimiz deve, açlık ve susuzluğa dayanıklığıyla bilinir. Türkçedeki “deve gibi” ifadesi “uzun boylu veya hantal, ağır” gibi anlamlara tekabül etmektedir. Ayrıca, Türkçede “deve” sözcüğünün geçtiği “deve dikeni, deveye hendek atlatmak, deveyi yardan uçuran bir tutam ottur” gibi birçok birleşik kelime, deyim ve atasözü olduğunu da hatırlatmakta fayda var.

3. Şahin: Çeşitli türleri olan ve hemen her kıtada rastlayabileceğimiz şahin, yırtıcı bir kuştur. Türkçede “şahin bakışlı” ifadesi “sert ve keskin bakışlı veya bakışları ayrıntıları, uzakları gören” gibi anlamlar barındırmaktadır. Bu ifadenin kullanımına yönelik Nizamettin Nazif Tepedelenlioğlu’ndan bir alıntıya yer verelim: “Böyle Osmanlıların şahin bakışlı gözlerini bir Beyoğlu salonunda kamaştırmak mümkün müdür?”

4. Koyun: Hemen her kıtada rastlayabileceğimiz ve binlerce yıl önce insanlar tarafından evcilleştirilen koyun; eti, sütü ve yünü için yetiştirilmektedir. Koyun sözcüğü Türkçede asıl anlamının yanında “sorgulamadan, verilen buyruklara itaat eden kişi” anlamına gelmektedir. Ayrıca “koyun gibi” ifadesi “budala, şaşkın veya karar ve davranışlarında başkasına bağımlı olan, sorgulamadan başkasını izleyen” gibi anlamlara işaret etmektedir.

5. Keçi: Başta Avrupa ve Orta doğu olmak üzere dünyanın farklı coğrafyalarında rastlayabileceğiz keçinin, evcil türlerinin yanında yabani türleri de bulunmaktadır. Türkçedeki anlamlarından biri de “inatçı” olan keçi sözcüğüyle oluşturulan “keçi inadı” ifadesi, “bir türlü yumuşamayan, sürdürülen inat” manasındadır.

6. Aslan (arslan): Ana vatanı Afrika olan aslan, besin zincirinin en tepesinde yer almasından ötürü “süper yırtıcı” olarak nitelendirilir. Birçok sanatsal ve kültürel anlatıda cesaret ve güçle özdeşleştirilen aslan Türkçede “gürbüz, cesur ve yiğit kişi” anlamına gelmektedir. Nitekim “aslan gibi” ifadesi de “boylu boslu, güçlü ve yakışıklı veya sağlığı yerinde, sağlam” gibi anlamlara işaret etmektedir. Tahir Olgun’dan bir alıntıyla bu sözcüğün kullanımını örneklendirebiliriz: “Türk askeri demir gibi sağlam, dağ gibi sabit, aslan gibi cesurdur.”

7. Zürafa: Afrika’ya özgü, karada yaşayan en uzun boylu hayvan olan zürafa, sıra dışı görünüşü nedeniyle geçmişten günümüze birçok sanatsal ve kültürel anlatıda kendine yer bulmuştur. Zürafanın görünüşünden hareketle Türkçede yer etmiş “zürafa gibi” ifadesi “ince, uzun boylu ve uzun boyunlu” anlamına gelmektedir.

8. Ayı: Amerika, Avrupa ve Asya kıtalarında rastlayabileceğimiz ayı, güçlü fiziksel yapısıyla insan topluluklarının kültür ve mitolojisinde önemli bir yere sahiptir. Türkçede ayı sözcüğü asıl anlamına ilaveten düşüncesiz, kaba insanlara hakaret yollu yöneltilen bir seslenme sözü olarak da karşımıza çıkar. Kemal Tahir’den bir alıntıyla bu sözcüğün kullanımını örneklendirelim: “Ulan ayı!.. Ulan rezil!.. Ya ben senin kemiklerini kırmaz mıyım?” Ayrıca “ayı gibi” ifadesi, “iri yarı, cüsseli veya anlayışsız, kaba” gibi anlamlar barındırır.

9. Eşek: MÖ 3.000 civarında Mezopotamya ve Mısır’da evcilleştirilip dünyaya yayılan eşek, genellikle çiftlik hayvanı olarak yük taşıma ve tarla işlerinde kullanılmaktadır. Eşekler inatçılıkları ile de bilinir. Buna bağlı olarak Türkçedeki “eşek inadı” ifadesi “söylediğinden veya yaptığından kesinlikle dönmeme, çok direnme” gibi anlamlar ihtiva etmektedir. Ayrıca, “eşek gibi” ifadesi düşüncesiz, kaba insanları tanımlamak için kullanılan bir söz öbeği olarak dilimize yerleşmiştir.

10. At: Binlerce yıl önce evcilleştirilen ve insanlığın gelişiminde önemli bir rol oynayan atın, yabani türleri de bulunmaktadır. Geçmişten bugüne Türk kültürünün en önemli ögelerinden birisi olan at, çok sayıda sanatsal anlatının da öznesi konumundadır. Türkçede at sözcüğü ile oluşturulan birçok birleşik sözcük, deyim ve atasözü olduğunu hatırlatmakta fayda var. “At kestanesi, at gözlüğüyle bakmak, atı alan Üsküdar’ı geçti” bunlardan bazılarıdır. Ayrıca “at gibi” ifadesi “iri yarı, cüsseli” kişileri tasvir etmek için kullanılır.

11. Arı: Dünyanın hemen her coğrafyasında karşımıza çıkan bir böcek türü olan arı, insanlığın en önemli besinlerinden olan balı yapmaktadır. Bunun yanında arıların dünyanın ekolojik dengesinde kritik bir öneme sahip olduğu düşünülmektedir. Arılar genelde düzen, disiplin ve çalışkanlıkla özdeşleştirilirler. Nitekim Türkçedeki “arı gibi” ifadesi “çok çalışkan” anlamına gelmektedir.

12. Katır: Eşek ile atın çiftleşmesiyle meydana gelen melez bir hayvan olan katır, genellikle çiftlik hayvanı olarak yük taşıma ve tarla işlerinde kullanılmaktadır. Katır da tıpkı eşek gibi inatçılığıyla bilinir. Nitekim Türkçedeki “katır gibi” ifadesi “dikbaşlı, inatçı” gibi anlamları karşılamaktadır. Ayrıca katır sözcüğü; görgüsüz, kaba kişileri nitelemek için kullanılan bir sıfat olarak da karşımıza çıkar.

13. Tavuk: Binlerce yıl önce insanlar tarafından evcilleştirilen tavuk, aslında bir kuş türüdür ve genelde çiftliklerde yetiştirilir. Tavuğun eti ve yumurtası insanlığın en önemli besin kaynaklarından olagelmiştir. Türkçede zaman zaman karşımıza çıkan “tavuk gibi” ifadesi “erken yatıp uyuyan” anlamına gelmektedir.

14. Köpek: Günümüzde 400’den fazla cinsi bulunan köpek, kedi ile beraber insanlar tarafından en çok beslenen evcil hayvanların başında gelmektedir. Köpekler, yaklaşık 12 bin yıldan beri insanların av partneri, koruyucusu ve arkadaşı olmuştur. Buna rağmen Türkçede köpek genelde hakaret ve aşağılama bildiren bir sövgü sözü olagelmiştir. Bu durumu Yaşar Kemal’den bir alıntıyla örnekleyelim: “Ben bu ite çattığıma bin pişman oldum. Bu köpekten de aşağı köpeğe uyma.” Ayrıca “köpek gibi” ifadesi “yalakalık yapan, yaltaklanan” gibi anlamlar barındırmaktadır.

15. Kedi: Köpeklerle beraber insanlar tarafından en çok beslenen evcil hayvanlardan biri olan kedilerin yabani türleri de bulunmaktadır. Geçmişten günümüze birçok kültürde önemli bir folklorik öge olarak karşımıza çıkan kedi, Antik Mısır’da tanrılık mertebesine ulaşmıştır. Kedi sözcüğü Türkçede birçok birleşik kelime, deyim ve atasözünde kendine yer bulmuştur. “Kedi otu, kediye ciğer ısmarlamak, kedinin kanadı olsaydı serçenin adı kalmazdı” bunlara örnek verilebilir. Ayrıca “kedi gibi” ifadesi “uysal ve sokulgan” anlamındadır.

16. Kaz: İri, beyaz veya boz tüylü, ayakları perdeli bir kuş türüdür. Evcil ve yabani türleri bulunan kazın etinden ve tüyünden yararlanılır. Türkçede kaz, birincil anlamının dışında “budala, ahmak” gibi anlamlara işaret etmektedir. Ayrıca “kaz kafalı” ifadesi “anlayışsız, akılsız” gibi anlamlar barındırır.

17. Manda: Çoğunlukla evcil olarak yetiştirilen mandanın yabani türleri de bulunmaktadır. Dünyanın pek çok yerinde karşımıza çıkan mandaların yük hayvanı olarak kullanılmalarının yanında etinden, sütünden ve derisinden yararlanılır. Alametifarikası iri cüssesi olan mandanın kırsal ve tarımsal kültürümüzde önemli bir yeri vardır. Mandanın görünüşünden hareketle Türkçede kendine yer etmiş “manda gibi” ifadesi “çok iri ve hantal” anlamına gelmektedir.

18. Domuz: Yabani türleri de olan domuz, insanlar tarafından evcilleştirildikten sonra çiftlik hayvanı olarak yetiştirilmiştir. Etinin tüketimi bakımından çeşitli dinî tartışmaların da merkezinde olan domuz, özellikle sanatta ve edebiyatta sıkça karşımıza çıkan bir figürdür. Türkçede domuz, asıl anlamına ilave olarak “hain, hınzır, inatçı, aksi kişi” anlamına gelmektedir. Refik Halit Karay’dan bir alıntıyla bunu örneklendirelim: “Domuzun malı için can tüketmeye mi geldik dünyaya?” Ayrıca “domuz gibi” ifadesi “kötü huylu, hain” gibi anlamlar barındırmaktadır.

19. Deve Kuşu: Ana vatanı Afrika olan deve kuşu, yaşayan en iri ve ağır kuş türüdür. Uzun boynu, bacakları ve hızlı koşması, deve kuşunun en belirgin ayırt edici özelliklerindendir. Türkçede zaman zaman karşımıza çıkan “deve kuşu gibi” ifadesi “uygun şartlarda terslik çıkaran” anlamındadır. “Yüke gelince kuş, uçmaya gelince deve” ifadesi de aynı bağlamda değerlendirilebilir.

20. Bukalemun: 80’den fazla türü olan ve renk değiştirme özelliğiyle bilinen bukalemuna; Afrika, Avrupa ve Asya kıtalarının çeşitli bölgelerinde rastlanır. Türkçede bukalemun sözcüğünün anlamlarından birisi “çıkarlarına göre değişik görünümlere bürünebilen kişi”dir. Hatta pek kullanılmasa da dilimizde “çıkarlarına göre değişik görünümlere bürünmek” anlamına gelen “bukalemunlaşmak” diye bir fiil vardır. Ayrıca “bukalemun gibi” ifadesi “kendi çıkarı uyarınca davranışını, görüşünü sık sık değiştiren” anlamına gelmektedir.

21. Maymun: Birçok türü bulunan maymunlara özellikle Afrika, Asya ve Amerika kıtalarındaki ormanlarda, bozkırlarda ve hatta çöllerde rastlanmaktadır. Maymun, pek çok kültürde önemli bir folklorik öge konumundadır. Türkçede maymun sözcüğünün anlamlarından birisi “çirkin ve gülünç olan”dır. Ayrıca “maymun gibi” ifadesi “tuhaf ve gülünç hareketler yapan, taklitçi davranan” gibi anlamlar barındırmaktadır.

22. Fil: Afrika ve Asya’da rastlanan fil, karada yaşayan en büyük hayvandır. Yaşadığı coğrafyaya göre Hint fili ve Afrika savan fili gibi çeşitli türleri olan filin en ayırt edici özelliklerinden birisi hortumudur. Filin iri cüssesinden ve buna paralel aşırı yiyecek tüketiminden hareketle Türkçede yer etmiş “fil gibi” ifadesi “çok yemek yiyen, aşırı iştahlı veya çok şişman” gibi anlamlara gelmektedir.

23. Çakal: Avcı ve leşçil bir memeli türü olan çakallara, Avrupa, Afrika ve Asya kıtalarında rastlanmaktadır. Genelde açık arazilerde yaşayan çakal, beslenme içgüdüsüyle çoğu kez yerleşim yerlerinin çevresine kadar sokulur. Türkçede çakal sözcüğü asıl anlamının dışında “çıkarcı, düzenbaz kişi; geçimsiz, huysuz; görgüsüz, kaba veya zorba, külhanbeyi tipli kişi” gibi anlamlara gelmektedir. Ahmet Ümit’ten çakal sözcüğünün kullanımını örnekleyen bir alıntıya bakalım: “Rudolf üzerimden çekilince ben de öteki çakalı altıma aldım.”

24. Kurt: Avrasya ve Kuzey Amerika’ya özgü vahşi bir memeli olan kurdun otuzdan fazla türü bulunmaktadır. Kurt, özellikle Türk mitolojisinde pek çok anlatının öznesi olmuştur. Türkçede kurt asıl anlamı dışında “bir yeri ve bir şeyi iyi bilen kişi veya açıkgöz, kurnaz” gibi anlamlar barındırmaktadır. Haldun Taner’den bir alıntıyla bunu örnekleyelim: “Deminden beri sus pus olmuş, fırsat bekleyen kurt müşterilerin ilk defa sesi duyuluyor.” Ayrıca “kurt gibi” ifadesi “açıkgöz, girişken” gibi anlamlara işaret etmektedir.

25. Kaplumbağa: Tosbağa ya da bağa olarak da adlandırılan, karada ve suda yaşayan pek çok türü bulunan ve dünyanın hemen her coğrafyasında karşımıza çıkan kaplumbağa, çok sert ve kemiksi bir kabuğa sahiptir. 100-150 yıl yaşayabilen kaplumbağa yavaşlığı ve açlığa dayanıklılığı ile bilinir. Türkçedeki “kaplumbağa gibi” ifadesi “soğukkanlı ve yavaş hareket eden” anlamına gelmektedir.

26. Yılan: Birçok türü olan ve dünyanın hemen her yerinde rastlanan bir sürüngendir. Kültürel ve mitolojik olarak pek çok anlatıya konu olan yılanın kobra ve engerek gibi zehirli türleri de vardır. Türkçede yılan sözcüğünün anlamlarından birisi “sinsi ve hain”dir. Yusuf Ziya Ortaç’tan bir alıntıyla bu sözcüğün kullanımını örnekleyelim: “Gözlerinde ancak annemin bildiği bir yılan ışıltısıyla gülüyor.” Ayrıca “yılan gibi” ifadesi “sevimsiz, soğuk ve hain” anlamına gelmektedir.

27. Boğa: Erkek sığır olarak da tanımlanabilecek olan boğa, dünyanın pek çok coğrafyasında çiftlik hayvanı olarak yetiştirilmektedir. Gücü ve agresifliğiyle bilinen boğaya, birçok kültürel ve mitolojik anlatıda yer verilmektedir. Türkçedeki “boğa gibi” ifadesi “gürbüz, çok güçlü” gibi anlamlar barındırmaktadır. Kemal Tahir’den bir alıntı yaparak bu ifadenin kullanımına daha yakından bakalım: “İşte damızlık boğa gibi bir yiğit!”

28. Koç: Damızlık olarak kullanılan, etinden ve tüyünden faydalanılan erkek koyuna koç denir. Koç sözcüğü Türkçede aynı zamanda “sağlıklı genç erkek” anlamına gelmektedir. Türk Dil Kurumu sözlüğünde bulunmamasına rağmen gündelik yazı ve konuşmada zaman zaman karşımıza çıkan “koç gibi” ifadesi de sağlıklı, gürbüz genç erkekleri tanımlarken kullanılır.

29. Keklik: Çiftlik hayvanı olarak yetiştirilmesinin yanında yabani türleri de bulunan keklik, bir kuş türüdür ve Türk kültüründe bilhassa halk edebiyatında önemli bir yer tutar. Türkçede keklik aynı zamanda “alımlı, güzel kadın” anlamına da gelmektedir. Aynı şekilde “keklik gibi” ifadesi “alımlı, güzel, hareketli” gibi anlamlar ihtiva etmektedir.

30. Baykuş: Dünyanın hemen her yerinde rastlanan ve çeşitli türleri olan baykuş, yırtıcı bir kuştur. Üstün görme yeteneği ve avcılık becerileriyle ön plana çıkan baykuş, pek çok kültürel ve mitolojik anlatıya da konu olmuştur. Türk kültüründe yaygın olarak baykuşun uğursuzluk getirdiğine inanılır. Nitekim dilimize yerleşmiş olan “baykuş gibi” ifadesi “uğursuzluk getirdiğine inanılan, geç yatıp geç kalkan veya geceleri uykusuz geçiren” kişileri tanımlamak için kullanılmaktadır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir